“İnsan hakları” derken tam olarak kastedilen şey nedir? Bir şeyin gerçekten “hak” olarak sayılabilmesi için ne gibi özellikler taşıması gerekir? Hukuk felsefesinin temelindeki iki kavram; Negatif ve Pozitif haklar arasında ne gibi farklar vardır? Liberal felsefe bu kavramları nasıl tanımlar? Felsefe profesörü Aeon Skoble anlatıyor…
Konu hakkında daha derinlemesine okumalar yapmak isteyenler aşağıdaki bağlantıları takip edebilirler;
Two Concepts of Rights (Video): Tom G. Palmer explains two concepts of rights, positive and negative.
Saving Rights Theory from its Friend [Article]: Tom G. Palmer cautions us not to make everything we think is good a “right.”
The Perils of Positive Rights [Article]: Tibor R. Machan argues that “One of the most powerful ideas opposed to the free society is a notion political philosophers call ‘positive rights’.
Positive Rights as Means Not Ends [Article]: Steven Horwitz attempts to examine the unseen costs of others’ positive rights.
Negatif Haklar ve Pozitif Haklar
Haklarla ilgili hem sosyal demokrat, hem de muhafazakar tarafta çok fazla kafa karışıklığı olmasının bir nedeni, farklı türlerde haklar olmasıdır. Hukuki ve ahlaki haklar ayrımının yanında, ‘hak’ olarak tanımladığımız şeylerin farklı türlerini de ayırmamız gerekir.
Filozoflar genelde bu ayrımı ifade etmek için ‘negatif haklar’ ve ‘pozitif haklar’ ifadelerini kullanır. Bu tanımlarda yargısal bir anlam yok. Yani ‘negatif’i olumsuz bir anlamda kullanmıyoruz. Bunlar filozofların, önemli bir ayrım yapacakları zaman kullandıkları keskin terimlerdir. Öyleyse şimdi bunları inceleyelim.
Şu durumu bi değerlendirin: Ben bir markete gidip, bir piyango bileti alma hakkına sahibim. Öncelikle bunun, ‘ne anlama gelmediği’ ile ilgilenelim…
İlk olarak, bu benim, ‘piyango bileti almak zorunda olduğum’ anlamına gelmez. Alıp almamak bana bağlıdır. Kimse beni, bilet almaya zorlamamalı, fakat kimse beni, bilet ‘almamaya’ da zorlamamalıdır.
İkinci olarak, bu, marketin bana bilet vermek zorunda olduğu anlamına da gelmez. Ücretini ödemeliyim, ki bu da ticaret yapmaktır.
Aynı mantık, süt, patates cipsi, kahve ve et için konuşurken de geçerlidir. Benim bir şey almaya hakkımın olması, onları, almak ‘zorunda’ olmam veya, başkalarının, onları, bana sağlamak ‘zorunda olması’ falan değildir.
Benim bir şeyler alma hakkımın olması, kimsenin beni bu şeyleri almak için ticaret yapmaktan alıkoymaması demektir, okadar.
Bu, mesela, sizin gözaltına alınıp avukat tutma hakkınız olduğuyla ilgili bilgilendirilmenizden biraz farklıdır.
Televizyonda nasıl derler bilirsiniz.. “Eğer avukata paran yetmezse, sana bir tane verilecek.” Bir dükkanın, eğer ben ücretini karşılayamıyorsam bana bir biftek verme zorunluluğu yoktur. Bunlar farklı hak çeşitleridir…
Bu ayrımda net olmanın bir yolu, haklar ve görevler arasındaki ilişki üzerine düşünmektir. Eğer Ahmet’in bir hakkı varsa, Mehmet’in bir görevi vardır.
Mehmet’in ne tür görevleri olabileceğini anlamak, Ahmet’in ne tür hakları olduğunu anlamanın bir yoludur.
Negatif hakları, başkalarına negatif görevler yükleyen, yani; bir şey yapmama, ilgilenmeme görevi yükleyen haklar olarak tanımlayabiliriz.
Benim bu tür bir hakkım varsa, tek yapmanız gereken beni engellemekten kaçınmaktır.
Negatif haklara bu yüzden bazen, ‘gerçek özgürlükler’ de denir.
Şimdi, başkalarına pozitif görev, yani birilerine belli bir şekilde davranma veya bir şeyler sağlama görevi yükleyen haklara, ‘pozitif haklar’a değineceğiz.
Benim bu tür bir hakkım varsa, boyun eğer ve yerine getirirsiniz. Pozitif haklara bazen ‘yetki’ de denir.
Benim bir bilet veya biftek alma hakkım, negatif bir haktır. Yani benim ticaret yoluyla bunlara sahip olmama hiç kimse tam anlamıyla engel olmamalıdır.
İfade özgürlüğü, ‘negatif haklar’ın başka bir örneğidir. Düşündüklerimi söylediğim için gözaltına alınamam. Bir zanlının avukat hakkı ise, ‘pozitif bir hak’tır.
Negatif haklarla ilgili ilginç bir vasıf, hiçbir zaman çatışmamalarıdır; herkesin özgürlüğüne aynı anda herkes saygı gösterebilir. Basitçe, başkalarına bizim emirlerimizi yerine getirmeleri için güç kullanmaktan uzak durmalıyız, o kadar.
Ama pozitif haklar birçok şekilde çatışabilir. Mesela, kısıtlılık nedeniyle çatışabilir. Eğer 10 kamu avukatı varsa ve 100 kişi gözaltına alınırsa, hepsi bir avukat tutma hakkına aynı anda ve eşitçe sahip olamaz.
Bu tür çatışmalar, bazen bizim hangi hakların meşru olduğunu anlamamıza yardım eder.
Sizin mülkiyet hakkınız, size bir kaynağın tek başınıza kullanımı hakkını verir, böylece başkaları sizin bahçenizde dolaşma hakkı iddia edemez..en azından sizin izniniz olmadan.
Diğer çatışmaların kaynakları daha sorunlu olabilir. Pozitif haklar başkaları üzerinde, bir şeyler sağlama veya yapma görevi yüklediği için, bu onların negatif haklarının -özgürlüklerinin- ihlalini göstermez mi? Duruma göre değişir.
Bazı pozitif haklar sözleşmeye bağlı bir ilişkiyle yaratılmıştır.
Amerikan Otomobil Topluluğu’nun bir üyesi olduğum için, arabam bozulduğunda çekilmesi gibi bir hakka sahibim. Üye olmayanlar, arabalarını çektirmek için uğraşırlar. Bu da onların negatif hakkı fakat benim fiilen böyle bir hizmeti almaya yetkim var.
Yine de bu, kimsenin negatif hakkını ihlal etmez, çünkü ilişki, tamamen tarafların rızasına dayalıdır ve özel bir sözleşme ile tanımlanmıştır.
Eğer ben, biftek için pozitif hakkım olduğunu iddia edersem, birisi bana bir biftek vermek zorunda olurdu. Bu gönüllü bir ticaret değil; rızaya dayalı olmayan bir durum olurdu.
Onları, iradeleri dışında bana hizmet ettirmeye zorlamak, onların özgürlüğünü ihlal etmektir. Bu durum, biz özgürsek ve doğa gereği eşitsek, her pozitif hakkın karşılıklı rızaya dayalı anlaşmalara dayalı olması gerektiğini önerir.
Ne yazık ki, birçok sözde pozitif hak için, durum böyle değildir.
Kaynak: LearnLiberty.org
Konuşmacı: Prof. Aeon Skoble / Bridgewater State University
Çeviri: Berk İdem