Konu hakkında daha ileri okumalar yapmak isteyenler, aşağıdaki bağlantıları takip edebilirler;
Football and Spontaneous Orders [Article]: Stephen Davies demonstrates that free association can produce order through complex rule-governed institutions that no single person or small group designed.
I, Pencil [Article] by Leonard E. Read. A classic 1958 essay that illustrates the process of spontaneous order through the story of the creation of a simple pencil.
I, Pencil (Video): Milton Friedman demonstrates through the example of a pencil how market prices provide just enough information to encourage social cooperation and prosperity.
Natural and Artificial Social Order [Article] by Frédéric Bastiat. A classic exploration of spontaneous order and the mechanisms of society.
Spontaneous Order [Article]: Nigel Ashford explains how order emerges in the absence of command in a free society.
Düzen, Planlanmamış Olabilir Mi?
Hiç plaja gidip oranın amirinin kim olduğunu merak ettiğiniz oldu mu? Keskin bir gözle bakanlar belli kişilerin belli yerlerdeki şaşırtıcı örneklerini fark ederler. Plajın bir yerinde mesela, böbürlenerek gezinen kız gruplarını fark edebilirsiniz. Çok da uzak olmayan bir yerlerde de benzerini yapan genç erkekleri bulabilirsiniz. Başka bir yerlerde dalgaların yakınında oynayan çocuklarına göz kulak olan aile kümeleri görebilirsiniz. Kimi soluk renkli turistler, terliklerini kumla doldurup boşaltırken bazıları da bronz tenli yerel halkı fark eder. Benzer plaj sakinleri med-cezir gibi gider gelirler. Hiç kimse onları planlamaz, ancak tamamen şans eseri ortaya çıkmış da değillerdir. ‘İnsan eylemi’nin bir sonucudurlar, ancak ‘insan tasarımı’ değildirler.
Sosyal bilimciler bu tarz organizasyonlara “kendiliğinden doğan düzen” derler. Bir kere fark etmeye başladınız mı, her yerde kendiliğinden doğan düzeni görmeye başlarsınız. İnsan kalabalıklarından kuş sürülerine, serbest piyasadaki fiyatlardan, konuştuğumuz dile kadar…Kendiliğinden doğan düzen, klasik liberal düşünce geleneğinde önemli bir yer tutar. Neden olduğunu araştıralım.
Kendiliğinden doğan düzen fikri ilk olarak ekonomist Adam Smith’in de aralarında olduğu İskoç Aydınlanmacıları arasında baş gösterdi. Smith, meşhur satırlarında, bireyin, bazı kararlar alırken, sadece kendi kazancına niyetlendiğini ve bunu yaparken, başka durumlarda da olduğu gibi, bir tür görünmez el ile yönlendirilerek, hiç de niyetlenmediği sonuçlara yol açtığını; kendi çıkarının peşinden koşarken, genellikle hiç de niyeti o olmadığı halde, toplumun çıkarına sonuçlar yarattığını açıklar.
Daha sonraki liberal gelenekteki düşünürlerden Nobel Ödülü sahibi ekonomist Friedrich Hayek, bilhassa planlanan düzen ile kendiliğinden doğan düzen arasındaki farklılığa vurgu yapmış, sosyal fenomenleri anlamak istiyorsak her ikisini de anlamamız gerektiğini ortaya koymuştur.
“Her ne kadar geçmişte insanoğlunun dil ve ahlakın bile “icat” edildiğine inandığı zamanlar olmuşsa da; bugün herkes bunların, hiç kimsenin öngörmediği ve planlamadığı evrimsel bir sürecin bir sonucu olduğunun farkındadır. Eğer öfkeli reformcular hala ekonomik ilişkilerden şikayet ediyor ve düzenin bozukluğunu ima ediyorlarsa bunun sebebi kısmen bu kişilerin tasarlanmamış bir düzeni tahayyül edememelerinden kaynaklanmaktadır.”
Planlanmış düzen ile kendiliğinden doğan düzen arasındaki farkı takdir edememek, Hayek’in ‘ölümcül kibir’ dediği şeye yol açmıştır: Merkezi planlayıcılar bütün toplumu sanki montaj hattı veya askeri operasyonmuşçasına tanzim edebileceklerini sanmışlardır. Tersine, “tanzime dayanmak yerine kendiliğinden doğan düzen olarak meydana geldiği içindir ki modern toplumun yapısı, tasarlanmış bir nizamın ulaşabileceğinin çok daha üzerinde bir kompleksiteye ulaşmıştır. Modern toplumun kompleks olduğu için tasarlanması gerektiği iddiası, paradoksaldır ve bu durumların hiç anlaşılamamış olmasından kaynaklanır.” Hayek ve diğer klasik liberal düşünürler bize kendiliğinden doğan düzenleri anlayamazsak piyasayı, geleneksel normları ve toplumun kendisini anlayamayacağımızı bize öğretmektedir.
Şu durumda, piyasanın, dilin ve plajlardaki kalabalığın amiri kimdir? Genelde herkestir ve özel olarak da hiç kimsedir. Her ne kadar kulağa gizemli gelse de bir kere ‘kendiliğinden doğan düzen’i anladığınızda, mantıklı gelecektir.
Kaynak: LearnLiberty.org
Konuşmacı: Prof. Tom W. Bell / Chapman University
Çeviri: Kubilay Atlay