Konu hakkında daha derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki bağlantıları takip edebilirler;
- Innocence Project (Organization): a national litigation and public policy organization dedicated to exonerating wrongfully convicted people through DNA testing and reforming the criminal justice system to prevent future injustice.
- Death Penalty Information Center (Organization): a national non-profit organization serving the media and the public with analysis and information on issues concerning capital punishment.
- Witness to Innocence (Organization): only national organization in the United States composed of and led by exonerated death row survivors and their family members.
- There’s Still No Evidence Executions Deter Criminals (Article): Despite extensive research on the question, criminologists have been unable to assemble a strong case that capital punishment deters crime.
- Death Penalty Information Center (Article): List of wrongly executed and posthumously pardoned inmates.
- Trial by Fire (Article): Wrongful imprisonment and execution of Cameron Todd Willingham
- Yes, America, We Killed an Innocent Man (Article): Wrongful imprisonment and execution of Carlos DeLuna
ÖLÜM CEZASI: ADALET Mİ HAKSIZLIK MI?
1983 yılında, 11 yaşındaki Kuzey Carolinalı bir kız tecavüze uğradı ve boğularak öldürüldü. Cesedi sonradan bir soya tarlasında bulundu. Zihinsel engelli iki üvey kardeş, Henry McCollum ve Leon Brown, kısa sürede soruşturmanın hedefi haline geldiler. Saatler süren sorgulamanın ardından her ikisi de suçunu itiraf etti. Suçlu bulundular ve haklarında idam kararı çıktı.
Adalet yerini bulmuş gibi görünüyordu. Yetkililer Kuzey Carolina’da ve ülke genelinde bu idam kararından övgüyle söz ettiler. Ancak şöyle bir sorun vardı: McCollum ve Brown masumdular. Ölümü bekleyerek geçen 30 yılın ardından DNA bulgusu gerçeği ortaya çıkardı. Katil, olay yerinin yakınında yaşamış, cinsel saldırıdan sabıkalı olan biriydi. Vaka esnasında adı soruşturmaya hiç dahil edilmemişti.
İki adamı işlemedikleri bir suçtan dolayı neredeyse idam ediyorduk. Bu bize ölüm cezasının ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Bazı insanların ölmeyi hak ettiklerini düşünseniz bile, devletlerin hata yapabildiği bir gerçektir. İdam cezası kabul edilemez bir şeyi; yani masumların da öleceğini onaylamak demektir. Bunu geri almak mümkün değildir ve hatayla verilen hapis cezalarının aksine yanlışı telafi de edemeyiz. Peki ya ölüm cezası daha güvende olmamızı da sağlamıyorsa? İdam müebbet hapisten daha caydırıcı değil. İdamın kaldırıldığı eyaletlerde cinayet oranlarında bir artış da görmemekteyiz.
Masum insanlar pek çok nedenden ötürü haksız ölüm cezalarına çarptırılabilmektedirler. Curtis McCarty’yi ele alalım. McCarty, bir polis memurunun kızını öldürdüğü suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırılmıştı. Cezaevindeki 22 yılın ardından ismi temize çıktı. Evine, ölüm döşeğinde olan annesine, artık bir yetişkin olan oğluna ve kollarında hiç tutmadığı torununa döndü. Curtis McCarty’nin yaşamının 22 yılı ondan çalınmıştı. Çünkü Oklahoma Emniyet Müdürlüğü’nden bir adli tıp görevlisi vakayla ilgili delili kaybetmiş veya kasten değiştirmişti. Aynı görevli 23’ü ölüm cezasıyla sonuçlanan 3000’in üzerinde vakada görev almıştı. Bu sizi güvende hissettiriyor mu? Ölüm cezasını tamamen kaldırmadan önce kaç masum insanın daha ölmesine izin vereceğiz?
Kaynak: Learnliberty.org
Konuşmacı: Prof. Jason Brennan / Georgetown University
Çeviri: Muhammed Alparslan Şamhal
Redaksiyon: Ahmet Altundal