THE WALKING DEAD, TOCQUEVILLE VE GÖNÜLLÜ İŞBİRLİĞİ
Bir ekonomist olarak, bu aralar favori dizim The Walking Dead.
Dizide zombi metaforunun aslında vurguladığı şey, insanların karar alma süreçlerini anlayabilmemiz için kullanılan, birbirlerinden farklı davranışları.
Örneğin şu repliğe bir bakın: “Birbirlerini tanımıyor gibi görünüyorlar. Mensupları arasında hiçbir etkileşimin olmadığı bir topluluktalar; birbirlerine karşı ne nefret ne de sevgi hissediyorlar. Birliktelikleri katı bir maddiyata dayanıyor. Bir başka deyimle, bedenleri bir arada ama ruhları ayrı. Ve bu noktada bedenin değil, zihnin tek başına olması önem taşıyor.”
İroniktir ki, bu replik zombiler hakkında değil.
Bu cümleler “Amerika’da Demokrasi” adıyla ünlenen kitabın yazarları Gustave de Beaumont ve ABD’ye cezaevi sistemini araştırmaya gönderilmiş Alexis de Tocqueville tarafından yazıldı.
Alıntıda Tocqueville’in gözlemlediği cezaevi sistemi içindeki insanları nasıl zombilere benzer şekilde “bir bakıma cansız ve ruhsuz bedenler topluluğu” olarak tasvir ettiğine dikkat edin.
“Sanırım dünya değişti.” “Hayır. Eskiden nasılsa öyle.”
Tocqueville’in tecrübeleri, cezaevi sistemi incelemesinde, Amerika’nın ilk zamanlarındaki refahın, barışın, işbirliğinin sürdürülmesinde gerçekte neyin etken olduğunu anlamasına yardımcı oluyor.
Örneğin, Tocqueville’in “Amerika’de Demokrasi”deki gözlemlerine göz atalım: “Onlara örgütlenme özgürlüğü tanındığında, sahip oldukları bu hakkı, çeşitli ortak amaçlarına ulaşmak için yaratıcı ve özgün bir şekilde kullanmaya başlıyorlar.”
Tocqueville’in gönüllü birliktelik, işbirliği, etkileşim ve iletişimi, toplumsal istikrar, refah, huzur ve yaşam kalitesinin muhtemel temelleri olarak tanımladığına dikkatinizi çekiyorum.
Bunlar olmasaydı, yani özgür ve açık bir etkileşim olmasaydı, toplum zombilerden oluşabilirdi.
“Seni almaya geliyorlar Barbara.”
Kaynak: Learnliberty.org
Konuşmacı: Prof. Daniel D’Amico / Loyola University
Çeviri: Burak Sak
Redaksiyon: Ahmet Altundal