KÜBALI TAKSİ ŞOFÖRLERİ NEDEN DOKTORLARDAN FAZLA KAZANIYOR?
[“Bir doktor aylık 40 dolar kazanıyor. En kötü günümde taksicilik yaparak 60 dolar kazanıyorum.”]
Duydunuz mu? Bu adam, doktorun bir ayda kazandığını bir günde kazanıyor. Bir taksi şoförü.
Aslında mühendislik eğitimi almış ama mühendisler doktorlardan da az kazanıyor. “Ben taksiciliği seviyorum, mühendisliği değil.”
Küba ekonomisine hoş geldiniz. 1959’daki sosyalist devrimden sonra Fidel Castro hükümeti bütün işyerleri ve arazilere el koydu.
[Seneye ne yaparım diye düşünmeyin, devlet her şeyi halledecek.]
Bütün hastaneler, lokantalar, fabrikalar ve evler devletin malıydı. Devlete her şeye fiyat biçti ve herkesin maaşını belirledi. Özel sektör bir gecede yok oldu.
[Bu insanların en çok ihtiyacı olan şey: Ekonomik yapılanma.]
Bu yapılanmanın sonucunu Havana’da yemek ararken her yerde görebilirsiniz. İlk geldiğimde seyyar satıcıların neler sattığını görmek için sabırsızlanıyordum. Ancak bulabildiğim tek şey buydu. Sadece bu, jambonlu sandviçler. Her yerde. İşte sıradan bir Küba lokantası. Boş raflarla dolu boş bir lokantada devletten gelecek yiyecekleri bekleyerek 8 saatlik mesaisini doldurmaya çalışan insanlar. Satış yapsalar da yapmasalar da aynı parayı alıyorlar. Bu sistem yürümüyor. Küba yıllar boyunca Sovyetler Birliği’nden gelen yardımlarla ayakta kalabildi. O da dağılınca işler her yıl kötüye gitmeye başladı.
Bu hanımefendi devletin yıllardır dağıttığı yemek karnelerini gösteriyor. Kübalılar bu aylık karnelerle yemek deposundan erzaklarını alıyorlar.
[“Bugün daha az yemeklik yağ, tahıl ve şeker alıyoruz. Artık sabun veya deterjan bile alamıyoruz. Her gün daha da kötüye gidiyor.”]
[“Herhangi bir konuda iyileşme yaşandı mı?”]
Devlet 90’lı yıllarda bunun farkına vardı küçük ama büyüyen bir özel sektör yaratarak hususi ruhsatlar dağıtmaya başladı.
Havana’da diğerlerinden farklı devlete ait olmayan bir lokantaya geldim. İçeride bir hareketlilik ve iyi bir hizmet vardı. Sahibi lokantayı açık tutmak istiyorsa kaliteli yemekler satması gerektiğinin farkındaydı. Bu gözlem beni doktor ve taksici olayına geri getiriyor.
Taksicilerin doktorlardan çok kazanmasının sebebi şahsi özel ruhsatlarının olması. Maaşlarını devlet belirlemiyor. Turistleri pahalıya taşıyabiliyorlar. Havaalanından Havana’ya gitmek için 25 dolar ödedim. 30 dakikalık yolda şoför bir Kübalının 20 dolar olan maaşından daha fazla kazandı.
[“Lisanslı bir hemşire olarak sekiz saat çalışıyorum ama 2 dolar bile kazanamıyorum.”]
Buradaki problem tecrübeli ve eğitimli iş gücünün kendi işini bırakarak özel sektöre geçmesi. Bu adam bir mühendis ama şimdi bir lokantada aşçı. Bu adamlar muhasebeci ama turistleri bisikletli taksilerde gezdirerek servet kazanıyorlar. Bu kadın bir hemşire ama yıllardır hastaneye uğramamış. Bu adam ise elektrik mühendisi ama evinde küçük bir berber dükkanı açarak mühendislikten gelecek paranın 10 katını elde ediyor.
20 dolarlık maaşla yaşamaya çalıştığınızı hayal edin. Nasıl başardıklarını sorduğunuzda hepsi de aynı cevabı veriyor.
[“Herkes resmi işinin yanından bir de ek iş yapmak zorunda. Bunu yapmazsan karnını doyuramazsın.”]
Küba, insanların yaşayabilmek için ek iş yaparak maaşlarından fazla para kazandıkları yoğun ve telaşlı kayıt dışı bir ekonomi.
[“Karaborsa sayesinde geçinebiliyoruz, yeraltı piyasası sayesinde. Sokağa çıktığımda gazete alarak günün ilk suçunu işliyorum. Çünkü bu yaşlı adam bana gazeteyi yasa dışı olarak satıyor. Gazeteleri resmi tedarikçi elinde bulunduruyor ve sonra bu yaşlı adama satıyor.”]
Karaborsanın tehlikeli olduğunu düşünüyoruz ama Küba’da insanlar zengin olmak için değil karınlarını doyurmak için el altından dondurma ve gazete satıyorlar.
Ancak dengeler yavaş yavaş değişiyor. Fidel’in kardeşi Raul 2008’de yönetimi eline aldığından bu yana özel sektör her yıl kayda değer bir şekilde büyüdü. Şu anda Küba ekonomisinin %20’si özel. Yine de Kübalılar yıllardır karınlarını doyurmak için yaratıcı şekilde yasa dışı yollar kullanmaktan yıprandı ve yoruldu.
[“Her şeyi kontrol eden tek bir parti var. Nasıl bir değişim beklenebilir ki?”]
Kaynak: Vox.com
Çeviri: Mehmet Dinç
Redaksiyon: Bünyamin Aydın