Kapitalizmin Viktoryan Kadınları Özgürleştirmesi
Ekonomik Özgürleşmenin Ataerkilliği Yerle Bir Edişi
Tarihçiler genellikle Victoria Devri’ni kabaca 1830 ile 1920 arasındaki dönem olarak tanımlar. Başlangıç ve bitiş tarihleri biraz belirsiz olsa da genel olarak kullandığımız dönem bu. Victoria Devri oldukça ataerkil bir dönemdi. Kadınlar ya iyi evlatlar ya da iyi eşlerdi. Bu rollerin dışında yaptıkları her şey “haysiyetsizlik” sayılıyordu.
Ataerkillik
Endüstriyel kapitalizmin gelişinden önce ABD’deki kadınların çoğu çiftliklerde, izole kırsal topluluklarda yaşıyordu. Buralarda babaları veya kocalarıyla birlikteydiler. Evin içinde olduğu gibi dışında da hayatları kontrol ediliyordu. Kadınların kendi cinsel hayatlarını yönlendirme kabiliyetinin veya cinsel isteklerinin olmadığına inanılıyordu. Sadece erkeklerin cinsel istekleri vardı ve bu nedenle kadınlar kontrol edilmeli, erkeklerin saldırganlıklarından korunmalıydı!
Kadınların, onları baştan çıkarmak için her şeyi yapmaya hazır erkeklerden oluşan yabani hayvanlarla dolu bir dünyada yaşadığı düşünülüyordu. Mesela, Victoria Devri’nde kadınların yanlarında bir erkek olmadan toplumsal alana çıkmaları uygunsuz kabul ediliyordu. Eğer çıkarlarsa genel olarak ayıplanıyorlardı. Hayat kadını olarak nitelendiriliyorlardı.
Sosyal baskı ve kültürel normlar, kadınları babanın veya kocanın hakimiyeti altında kalmaya zorluyordu. Erkeklerin cinsel istismarcı olduklarından kuşkulanılıyordu. Baskının çoğu ayıplamaydı, kadınları evde tutan bir yasal düzenleme yoktu, fakat bunu yapan oldukça güçlü kültürel normlar vardı.
Sanayi Devrimi
Victoria Devri ve onun cinsel normlarının etkin olduğu dönemde, dünya tarihinde görülmediği kadar sayıca çok kadın evden dışarı çıktı, iş bulup ekonomik olarak bağımsızlıklarını kazandı. Başlarında bir baba veya koca olmadan toplumsal alana çıktılar, ilk kez dünyada tek başlarına olmayı tecrübe ettiler. Bu kapitalizmin yükselişinin bir sonucuydu.
Bu, 19. Yüzyılın sonlarında, sanayi devriminin yükseldiği, fabrikaların ilk kez kadınları işe almayı başladığı dönemdi ve kadınlar bu sayede evden dışarı çıkabildiler. Evlerinin, kasabalarının dışında iş bulabildiler, şehirlere taşınabildiler, toplumsal alanda var olabildiler, erkeklerle kendi koşullarıyla buluşabildiler, kendi paraları oldu, bağımsızlaştılar ve buna bağlı olarak cinsel olarak da bağımsızlaşabildiler. Ve bu muhafazakârlar için oldukça endişe vericiydi.
Toplumsal Saflaşma Hareketi
Bu dönem aynı zamanda Toplumsal Saflaşma Hareketi’nin yükselişine tanıklık etti. 19. Yüzyılın sonlarında ve 20. Yüzyılın başlarında oluşan bu hareketin öncüleri feministler, Hristiyanlar ve kültürel muhafazakârlardı. ABD’deki her şehirde, her büyük kent merkezinde, genelevlerin kapatılması için agresifçe lobi yaptılar. Bu dönemin sözde ilk dalga feministleri veya oy kullanma hakkı taraftarları, tarih boyunca kadınların vücutlarıyla veya cinsellikle ilişkilendirildiğine inanıyordu ki bu doğruydu.
Kadınların vücutlarından ibaret olduğu varsayımı onları toplumsal alana, insanların akıllarını ve mantıklarını kullandığı; doktorların, avukatların, politikacıların ve askerlerin bulunduğu alana girmekten alıkoymuştu. Dönemin feministleri bu alana girmek istediler ve vücutlarıyla veya cinsellikle olan ilişkilendirmenin kendilerini bundan alıkoyduğunu düşünüyorlardı. Cinsel ilişkinin tehlikeli ve küçültücü olduğunu, kadınları geride tuttuğunu ve kadınları tam olarak insanlığa erişmekten alıkoyduğunu düşünüyorlardı.
Mann Yasası
Victoria Devri’nin son dönemlerinde -özellikle 1910’lar ve 1920’lerde- cinselliğin ten rengi ekseninde yoğun bir şekilde denetlendiğini görüyoruz. Siyah erkeklerin, bilhassa göçmen erkeklerin, beyaz kadınları uyuşturucuyla tahrik etmesi, kaçırması, cinsel ilişkiye girmeye veya hayat kadını olmaya ikna etmesi şeklinde büyük bir endişe vardı.
Mann Yasası Kongre’den 1910’da geçti. Bu yasa, büyük ölçüde dönemin ağır siklet boks şampiyonu olan Jack Johnson’a karşılık olarak konmuştu. Jack Johnson, beyaz kız arkadaşları olmasıyla ünlüydü ve bundan utanç değil, gurur duyardı. Bu, güney eyaletlerinde beyaz kadınlarla cinsel ilişkiye girmekle veya onlara tecavüz etmekle itham edilen kişilerin linç edildiği, Jim Crow yasalarının zirvede olduğu bir dönemdi. Mann Yasası, “ahlaka aykırı sebepler” için kadınların eyalet dışına götürülmesini yasakladı. Pratikte, siyah veya göçmen erkeklerin beyaz kız arkadaşı edinmesine karşıydı.
Sonuç olarak Jack Johnson bu yasayı ihlal ettiği için, kadınların “ahlaka aykırı” nedenlerle eyaletler arası ulaşımını sağladığı için –ki sadece kız arkadaşlarını arabayla gezdiriyordu- hapse girdi. Yani Mann Yasası, cinselliği ten rengi açısından kontrol etme amaçlı bir Victoria Devri ürünüydü denebilir.
Bağımsızlığın Kök Salışı
19. yüzyılın sonlarında endüstriyel kapitalizmle birlikte Coney Adası’nın, lunaparkların, filmlerin, sinemaların, caz kulüplerinin, dans salonlarının; kadınların muazzam maceralar yaşadıklarını anlatan ve dünyayı kendi başlarına bağımsızca gezdiklerini konu alan nice romanın yaygınlaşıp yükseldiğini görüyoruz. Yani kadınlar paralarının çoğunu, kendilerini özgür hissettiren bu tür şeylere harcıyorlardı.
Oldukça çok sayıda Amerikalı kadın bu dönemde bunları yapıyordu ve Viktoryanlar oldukça endişeliydi. Bu durumu kontrol altına alıp durdurmak istediler. Kapitalizm, oldukça güçlü bir şekilde Viktoryanizme karşı hareket ediyordu. Kapitalizm, büyük ölçüde Viktoryanizmin cinsel normlarının düşmanıydı; birçok yönden bu normları çözen şeydi.
Bir Dönemin Sona Erişi
Victoria Dönemi’nin sonlarında, 20. Yüzyılın başlarında; kadınların cinsel nesneleştirilmesinin, pornografinin, dans salonlarının, toplumsal alanda cinselliğini artışını görüyorken, eş zamanlı olarak kadınların ekonomik, siyasal ve toplumsal alanda da daha çok var olduklarını görüyoruz..
Victoria Devri’nin sonlarında, 19. Yüzyılın sonlarında; kadınlar ilk kez evden dışarı çıkabildiler, iş bulabildiler, şehirlere taşınıp erkeklerin kontrolü dışında toplumsal alana çıkabildiler. İnsanlık tarihinde ilk kez bu sayıda kadın bunu yapabildi ve bu durum Viktoryanizm için oldukça tehditkârdı. Hatta Victoria Devri’ni yerle yeksan eden tam olarak buydu.
Kaynak: LearnLiberty.org
Konuşmacı: Dr. Thaddeus Russel
Çeviri: Oğuz Yılmaz
Redaksiyon: Seçkin Sosyal