Konu hakkında daha derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki bağlantıları takip edebilirler;
- The Essential Hayek (website): A project of The Fraser Institute, serving as a resource for the life and works of Freidrich Hayek.
- “What Do Prices ‘Know’ That You Don’t?” (video): Professor Mike Munger explains how prices convey knowledge about scarcity and need.
BİR DÜŞÜNCE DENEYİ: YA FİYATLAR OLMASAYDI?
Piyasada oluşan fiyatların insan hayatı için ne kadar önemli olduğunu biraz düşünelim. Fiyatlar olmasaydı ne yapardık? Sovyetler Birliği’nde demiryolu işletmelerinin yöneticisi olduğunuzu düşünün. Piyasalar ve fiyatlar kaldırılmış durumda. Siz ve yoldaşlarınız, hepiniz tutkulu komünistlersiniz. Şimdi var olan kaynakları nasıl kullanacağınızın bir planını yapalım.
A şehrinden B şehrine demiryolu döşemek istiyorsunuz ama şehirlerin arasında bir dizi dağ var. Demiryolunun ise bir şekilde yapılması ve bütün halka eşit hizmet vermesi gerekiyor. Bu yol dağların içinden geçebilir veya çevresinden dolanabilir. Dağların içinden geçerse, metalden büyük oranda tasarruf yapacaksınız.
Çünkü böylece rota kısalacak. Ama bu çetin araziyi aşabilecek köprü ve tünelleri yapmak için epey bir mühendislik gerekli. Bu önemli bir nokta; çünkü sulama kanalları, madenler, liman ve başka yapılar için de mühendisliğe ihtiyaç var. Çok sayıda mühendisi demiryolu yerine diğer işlerde kullanmak daha iyi bir seçim olacaksa, ray döşeme işinde onları harcamak istemezsiniz.
Dağların etrafından dolaşıp düz zemini kullanırsanız, mühendisleri diğer projeler için saklayabilirsiniz. Fakat bu şekilde de demiryolu hattı daha uzun hale gelecek ve elinizdeki çeliği başka yerlerde kullanabilecekken bu alanda kullanmak zorunda kalacaksınız. Araçlar, kirişler, gemiler, tencere tava ve daha binlerce ihtiyaç için çelik gerekecektir.
Hangi rota halkın çıkarı için daha avantajlı? Bunu cevaplayabilmek için hangi kaynakların diğerlerinden daha acil bir ihtiyaç arz ettiğine karar vermeniz gerekir. Dağların içinden geçen rota daha fazla mühendislik ve daha az çelik gerektiriyor; dağların çevresinden dolanan rota ise daha az mühendislik ve daha fazla çelik gerektiriyor.
Peki başka alanlarda çeliğe ve mühendisliğe acilen ihtiyaç olup olmadığına nasıl karar vereceksiniz? Mühendislik gerektiren alanlardan sadece biri de sulama kanallarıdır. Belirli bir sulama sisteminin önemini ölçmek için çiftçilerden şu bilgiyi almamız gerekir: Bu sulama sistemi hasılatı ne kadar artıracak?
Artan hasılatın değerini nasıl anlarız? Manavlara müşterilerin o ürüne ne kadar rağbet gösterdiğini sormamız gerekir. Bu da müşterilerin o ürünle ne kadar daha iyi yemek yapabileceklerini bilip bilmediklerine bağlıdır. Bütün bunları nasıl bilebilirsiniz? Çelik gerektiren başka bir alan da kamyon yapımıdır.
Yeni bir kamyon modeli üretmek gerecek mi? Bunu nasıl anlarız? Kamyonculardan şunları öğrenmemiz gerekir: Mevcut kamyonların kapasiteleri nedir? Daha büyük bir kamyon olsaydı teslimat hızı ne kadar artacaktır? Teslimatın önem derecesini anlamak için de şunu öğrenmeliyiz: Müşterilerin ürünlerin ulaşmasına biçtikleri değer nedir?
Bu da ürünün ulaşacağı kişilerin, ürünlerin kullanım çeşitliliği hakkında ne bildiğine bağlıdır. Bir demiryolu hattının nereden geçeceğine karar verebilmek için mühendislik ve çeliğe dair bilgilerin tümün elde etmek gerekir. Bu devasa bir bilgi yüküdür ve bu bilgiyi elde etmek için milyonlarca insana başvurmamız gerekir.
Bu bilgi nasıl elde edilebilir? Anket yapabilirsiniz. Ama bunun için ulaşılması gereken insan sayısını bir düşünün. Yemeği pişirenler, yemeğin yapıldığı mahsulü üretenler, hammaddecilere kamyonla sipariş götürenler… Şok edici bir sayı çıkacak. Ve insanlar çoğunlukla, somut seçeneklerle karşılaşmadan neyi tercih edeceklerini dahi bilemezler.
Haliyle anket yaptığınızda soruları doğru cevaplandıramayabilirler. Cevaplandırsalar bile, elde ettiğiniz bilgi değerlendirmeye alınana kadar güncelliğini yitirmiş olacak. Ve bütün bilgileri eksiksiz olarak zamanında alabilseniz bile, bütün bu bilgilerden demiryolunun nereye yapılacağına dair bir sonuç çıkarmanız gerekir.
Dağ gibi yığılmış, böylesi bir veriden nasıl anlam çıkarırdınız? Ludwig von Mises’in deyimiyle bu, yolunuzu karanlıkta bulmaya çalışmak gibidir. Yüzleştiğiniz bu soruna, merkezi planlamanın bilgi sorunu denir. Geniş anlamda sosyalizmin kaçınılmaz olarak başarısızlığı bu yüzdendir. Merkezi planlamacılar, planlarını tutturmak için gereken bilgiyi elde edemezler.
Yöneticiler, hangi projenin kıt kaynakları değerlendirme konusunda halk için en çok faydalı olacağını bilemez. Şimdi düşünce deneyimizi şöyle değiştirelim. Piyasanın serbest olduğu bir ülkede, bir demiryolu şirketinin müdürü olduğunuzu düşünün. Halkın iyiliği için değil, şirketinizin kâr elde etmesi için çalışıyorsunuz.
C şehrinden D şehrine bir demiryolu hattı döşeyeceksiniz. Bu sefer de bu iki şehir arasında sıradağlar var. Rotayı nasıl çizersiniz? En ucuz olanı seçersiniz. Her bir rota için toplam masrafı hesaplarsınız; gereken mühendislik uğraşını, mühendislik ücretiyle çarpar, çeliğin fiyatına bakarak bunu mühendislik ücretiyle toplar ve sonuca ulaşırsınız.
Böylece şirketinize en ucuza mal olacak yolu seçersiniz. Toplumun yararını hiç düşünmeyebilirsiniz. Ancak bir mucizeyle karşılaşırsınız: Şirketiniz için seçtiğiniz en masrafsız rotayı seçerken, aslında toplumun en çok faydasına olacak rotayı seçmiş olursunuz.
Başka alanlarda değerlendirilmek için aciliyet derecesi en az olan kaynakları kullanırsınız. Neden? Çünkü masrafı hesaplarken kullandığınız o piyasa fiyatları, alternatif sektörlerdeki mühendislik ve çelik ihtiyacının göstergesidir. Mesela ektiğiniz tarım ürünlerinin çeşitli manavlarda ve raflarda olduğunu ve tüketicilerin bunları almaya istekli olduğunu düşünün.
Bu şekilde manavlara daha fazla para vermiş oluyorlar. Haliyle manavlar da çiftçilere üretim için daha fazla para veriyor. Böylece sulamayla verimin artacağını düşünen çiftçiler, bu alana daha fazla para harcıyor. Ve sulama kanalını döşeyen insanlar da bunları tasarlamaları için mühendislere daha çok para ayırıyor. Sulama kanalları mühendislere daha yüksek kazanç sağlıyor; bu yüzden demiryolu gibi farklı projelerde mühendislere ihtiyaç duyanların da onlara en azından harcadığı zamana değecek bir para vermesi gerekir.
Yükselen maliyet, mühendisliğe gerek duyan herkese bu işin değerinin bir sebepten dolayı arttığını ve belki de talebin azaltılması gerektiğinin habercisidir. Kaynakların piyasadaki fiyatları böylece, o kaynakları direkt veya dolaylı yoldan kullanan milyonlarca insanın bilgi ve tercihlerini temsil eder. Ve bu sayede fiyatlar, ilgili insanlara bu bilgi ve tercihleri aktarmış olur.
Bu kadar muazzam miktardaki bilgiyi bize sadece piyasadaki fiyatlar verebilir. Sadece bu şekilde istediğimiz şeyleri üretmenin en düşük maliyetli yöntemlerini hesaplayabilir, faaliyetimizi başkalarınınkiyle koordine edebilir, kaynakları toplumun en önemli gördüğü yerlerde kullanabilir ve böylece insanoğlunun mümkün olduğu kadar çok ihtiyacını karşılayabiliriz.
Kaynak: Learnliberty.org
Konuşmacı: Prof. Howard Baetjer / Towson University
Çeviri: Merve Güngör
Redaksiyon: Ahmet Altundal