• Ana Sayfa
  • »
  • Videolar
  • »
  • Dış Politikayı Açıklamak, 12. Bölüm: Yardımseverlerin Ekonomik Gelişmeye Yardımı Olur mu?
286 video

Konu hakkında daha derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyenler aşağıdaki bağlantıları takip edebilirler;
Foreign Policy (playlist): Learn how we can promote peace and human flourishing through our approaches to foreign policy.

Foreign Policy (program): Join professors Christopher Coyne and Abigail Hall Blanco as they explore the history of foreign policy, the military industrial complex, and the effects of war on domestic policies.

Killing With Kindness (article): Even with the best intentions, foreign aid often backfires

Dış Politikayı Açıklamak, 12. Bölüm: Yardımseverlerin Ekonomik Gelişmeye Yardımı Olur mu?

Fakirlikten muzdarip olan ülkelerin ekonomik gelişmelerini desteklemek kayda değer bir amaçtır. Fakat bu amaca devletlerin ve sivil toplum örgütlerinin yaptıkları dışarıdan yardım programlarıyla ulaşmanın mümkün olup olmadığını çok az insan düşünür. Onun yerine genel görüş; iyi niyetli insanların kalpleri, akılları ve paraları doğru yerde olduğu sürece istediklerini yapabilecekleri yönündedir.

Bu görüşe şüpheci bir tavırla yaklaşmamızı gerektiren üç sebep var. İlk olarak, yardımseverler de bilgi eksikliği sıkıntısı çekerler. Kaynakları yardımın ulaştığı ülke vatandaşlarını daha varlıklı hale getirmek üzere nasıl dağıtacaklarını bilmezler. İnsanların nasıl daha varlıklı kılınabileceği sadece o insanların kendileri tarafından saptanabilir, merkezi bir otorite tarafından değil.

Gerekli bilgi sadece mülkiyet, fiyat ve kâr/zarar sistemine dayalı bir pazar süreci ile ortaya çıkartılabilir. Bu, yardımseverlerin ihtiyaç sahibi milletler için bir şeyler temin edemeyeceği anlamına gelmiyor, mesela kıtlıkla mücadele için yiyecek bağışı yapılması gibi. Sadece insanların genel refah seviyesini planlayamayacakları anlamına geliyor. Bunu daha iyi anlamak için Sovyetler Birliği’nde, ekonomik planlayıcıların altyapı ve askeri ekipmanlar gibi pek çok şey üretebilme yetkilerinin olduğunu hatırlayınız.

Fakat ekmek ve ayakkabı gibi temel ihtiyaçlar için oluşan uzun bekleme sıralarının da kanıtladığı üzere, bu yatırımlar ortalama bir vatandaşın refahını arttırmaya hizmet etmedi. Yardımseverler de birçok ihtiyaç malzemesi sağlayabilirler; fakat bu, kendi yurttaşlarının ihtiyaç ve isteklerini fark eden yerel girişimcilerce sağlanabilecek bir gelişim ve refah ile aynı şey olmayacaktır.

İkinci olarak, ekonomistler tüm toplumların gelişimleri için rahatça uygulanabilecek bir taslağa sahip değillerdir. Ekonomistler mülkiyet hakkı, güvenilir para politikaları ve hukuk devleti gibi ekonomik refah için gereken genel şartları bilirler. Fakat bu şartları nasıl gün yüzüne çıkaracakları hakkında pek az fikirleri vardır.

Örneğin mülkiyet hakları, tarihsel deneyimler ve geleneklere bağlı olarak toplumdan topluma çeşitlilik gösterecektir. Bu, en parlak ekonomistlerce bile ekonomik refahın tasarlanarak ya da planlanarak elde edilemeyeceği anlamına gelir. Ayrıca bir ekonomide katılımcılar ekonomik gelişmeye öne ayak olabilecek bilgiye sahip olsalar bile; insanların ihtiyaçları ve istekleri değişecek, konuya özgü ve dinamik olan bu bilgi de değişime uğrayacaktır.

Üçüncü olarak, toplumların büyüme ve gelişmelerini tepeden inme bir planlama ile sağlamaya yönelik çalışmalar, nihayetinde başarısızlığa götüren olumsuz teşvikler yaratma eğilimindedir. Birçok vakada görüldüğü üzere, ekonomik gelişmeyi desteklemek için ortaya konulan çabalar, en başta gelişmeyi engelleyen sebepleri pekiştirirler. Örnek olarak, dışarıdan gelen yardımlar çoğunlukla yozlaşmış politik odakları güçlendirirken, işlevsiz politik ve ekonomik kurumlar ile ilgili yapılacak reformları geciktirir.

Bu, ihtiyaç sahibi ulusları bağış yapan ülkelere bağımlı hale getirerek, kendi kurumlarını kurmak için harcanacak herhangi bir çabadan caydırdığı için vuku bulur. Ekonomik gelişmeyi yardımlar sayesinde oluşan ya da planlanan bir şey olarak görmektense; yeni şeylerin keşfedildiği, insanlar için değerler yaratıldığı dinamik bir süreç olarak ele almak daha yerinde bir yaklaşım olacaktır.

Bu, yalnızca özel mülkiyet, üretim için özel sahiplik hakkı ve iş gücü ile ürünlerin serbest ticaretine dayalı ekonomik bir özgürlük ortamında gerçekleşebilir. Bu süreç biraz karışık ve pek çok hatayla doludur. Fakat gelişim sağlamak için elimizdeki tek yol budur. Bu, yardımsever etkinliklere bakış açımız açısından önemlidir.

İnsanların yaşam şartlarını iyileştirmek isteyenler, onların gelişimlerini sağlayacak yetenekleri üzerindeki kısıtlamaların farkına varmak zorundalar.

Kaynak: LearnLiberty.org
Konuşmacı: Christopher Coyne
Çeviri: Emre Can Karataş
Redaksiyon: Oğuz Yılmaz

Önceki
Liberalizm’in Geniş Çatısı
18.10.2017
Sonraki
Abd Ekonomik Tarihi 5: Sivil Savaş Öncesi Kuzey ve Güneyin Ekonomileri
18.10.2017